Kendini hemya hem de insan haklarının sağladığıne adamış olan FIFDH, çeşitli mücadeleleri vurgulayan ve sinema nerede ortaya çıkarsa çıkarları kınayan filmler sunuyor ve tartışmalara ev sahipliği yapıyor.
Festival, sanatçıları, aktivistleri, STK’ları, profesyonelleri ve insanları bir araya getirmeye, fikir alışverişinde bulunmaya ve tartışmalara katılmaya davet ediyor.
Bu geceden başlayarak 9 gün boyunca festivalin anlaşmaları, şehir merkezinden BM’ye, müzelere, tiyatrolara, toplu konaklama merkezlerine, hastanelere ve Büyük Cenevre’ye kadar uzanan 80’den fazla mekanda 24 forum ve 23 etkinlikten yararlanılacak. hapishaneler—çeşitli kitlelere ulaşmak ve kapsayıcılığı teşvik etmek amacıyla.
Bu yıl Leila Alonso Huarte, Laura Longobardi ve Guillaume Noyé’den oluşan yeni yönetmen ekibi, üç uluslararası uzun metrajlı sinema yarışmasına katılan 41 filmden oluşan eklektik bir diziyi denetleyecek.
Bunlar arasında dünya prömiyerleri, belgeseller ve sertifikalı filmler yer alıyor ve bunların tümü sosyal açıdan gizli bir bakış açısını paylaşıyor.

Bu yıl Kurgu Yarışması’nda İtalya’nın sunumuyla zengin bir programa özellikle dikkat ediliyor. Hala Yarın Varkadınların özgürleşmesini öven, drama, komedi ve yöntemlerin bir karışımı olan Paola Cortellesi imzalı; İngiliz-Filistinli yönetmen Farah Nabulsi ilk sinema filmiyle Ökretmen; ve Sudan draması Güle güle JuliaMohamed Kordofani’nin yazdığı filmde eski bir şarkıcının, bir adamın ölümünden neden olduğu için karısını hizmetçi olarak işe alarak bunu harekete geçirmeye devam ettiği görülüyor. “Kuzey ve Güney Sudan halklarının kolektif hafızasına bir yolculuk” olarak ilan edilen film, Sudan’dan gizli Bir Bakış bölümünde ilk film oldu. Cannes Sinema Festivali.

Bu yılın bir başka ilk sinema gösterimi Kafes Kuş ArıyorMalika Musaeva tarafından.
Geçen yıl prömiyerini yapan Berlin Sinema FestivaliKarşılaşmalar bölümünde, genç bir kadın olarak yaşamanın ne anlama geldiğini anlatan bu şık ve anlatısal açıdan sade filmi başlatıp döndürüyor. Belirsiz bir gelecek üzerine kafa yoran iki gençlik hikayesi aracılığıyla, hayattaki savaştan yara alan Çeçenya’daki ataerkillik ve kadınların özgürleşmesi meselesini araştırıyor.

Ve sonra Agnieszka Holland’ınki var